İÜC Veteriner Fakültesi ve İstanbul Veteriner Hekimler Odası tarafından, Cumhuriyet’in 100. Yılı anısına düzenlenecek etklinliğe tüm Meslektaşlarımız davetlidir.
Moderatör: İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı N. Erdinç ORHAN
Konuşmacılar:
Tarihçi Yazar Sinan MEYDAN
Dr.Öğr.Üyesi ALTAN ARMUTAK
TVHB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Murat ARSLAN
Tarih: 07 Kasım 2023
Saat: 10.30
Yer: İÜC Veteriner Fakültesi Avcılar Kampüsü Yeni Amfi
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2023 Yılı 16 Ekim Dünya Gıda Günü temasını; “Su Hayattır, Su Gıdadır. Kimseyi Geride Bırakmayın” olarak belirlemiştir. Belirlenen tema ile suyun yaşam için ne kadar önemli olduğu ve gıdamızın temeli olan suyun kritik rolünün vurgulanması amaçlanmaktadır. Aynı zamanda hızlı nüfus artışı ve kentleşme, ekonomik gelişme ve iklim değişikliğinin su varlığını tehdit etmesi nedeniyle mevcut kaynakları akıllıca yönetmenin önemi konusunda küresel farkındalığı artırmayı hedeflemektedir.
Ortaya konan kampanya ile; hükümetler, özel sektör, üniversiteler, sivil toplumu ve gençler de dahil olmak üzere tüm sektörler daha az suyla daha fazla gıda ve diğer temel tarım ürünlerini üretmenin yollarını araştırmaya, aynı zamanda toprak ve su sistemlerini restore etmeye ve suya eşit erişimi sağlamaya ve kimseyi geride bırakmamaya çağrılmaktadır.
Belirlenen tema çerçevesinde FAO tarafından kamuoyunun dikkatini çekmek için bazı bilgiler paylaşıldı;
İçme suyu başta olmak üzere; sanayi ve evsel atıkların gerekli arıtma işlemine tabi tutulmadan akarsu, deniz veya göllere deşarjı, vahşi madencilik ile toprak, orman ve yeraltı su kaynakları büyük zarar görmektedir. İklim değişikliği veya insan eliyle ormanların yok edilmesine bağlı iklim değişiklikleri, genel veya bölgesel kuraklıklar olumsuz faktörler arasında sayılmalıdır. Ayrıca bilinçsiz yapılan tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde bu tabloda önemli bir yer tutmaktadır.
İnsanlar sağlıklı ve nitelikli bir yaşam sürdürebilmek için yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya her zaman ihtiyaç duymaktadırlar. Tüm dünyada insanların yaşamak ve bedensel gelişimlerini tamamlamak için yeterli ve sağlıklı gıdaya ulaşmaları temel bir hak olarak kabul edilmektedir.
Gıda güvenliği çerçevesinde, çiftlikten sofraya kadar ürünün her süreçte kontrol ve denetiminin insan sağlığı açısından büyük önem taşıdığı uzmanlar tarafından sıkça vurgulanmaktadır. Her öğünde sofralarda dört ana besin grubundan süt, et-yumurta, ekmek-tahıl, sebze-meyve bulunmasına özen gösterilmesi gerektiğine işaret edilmektedir. Bu noktada veteriner hekimlik mesleği öne çıkmakta, üstlendiği kritik rol giderek daha iyi anlaşılmakta ve tüm dünyada kabul görmektedir.
FAO’ya göre yapılan çalışmalarla ilerleme kaydedilmiş olsa da, Birleşmiş Milletler verilerine göre dünyada 823 milyonun kişi açlıkla karşı karşıyadır. Dünyada her dokuz kişiden birisi açlıkla mücadele etmekte ve 3 milyardan fazla insan, neredeyse toplam nüfusun %40’ı sağlıklı beslenememektedir.
Dünyada gıda kaynaklarının yeterli olmasına karşılık; gıdanın dağılımında eşitsizlikler ve tüketim sistemine bağlı israf, varolan sorunların en önemli nedenleri arasındadır.
FAO’nun stratejik planlarına göre dünya nüfus artışı göz önüne alındığında mevcut tarımsal üretimin %70’e yakın artırılması gerektiği belirtilmektedir.
Bu doğrultuda, tarımsal gıda üretiminin teşvik edilmesi, devletler arasında ekonomik ve teknik iş birliğinin sağlanması, kırsal kesimde yaşayan halkın yaşam koşullarını iyileştirmeye öncelik veren programlar geliştirilmesi, tüm dünyada gıda sorununa yönelik toplum bilincinin artırılması ve açlık, yetersiz beslenme ve yoksullukla mücadelede ulusal ve uluslararası dayanışmanın güçlendirilmesi gerekmektedir.
Tarımsal üretim için elzem olan toprak, su, hava ve iklime en büyük zararı veren insanın bizzat kendisidir. Uluslararası düzeyde güçlünün zayıfı ezdiği ve sömürdüğü, daha fazla zenginleşmek için doğal kaynaklarını pervasızca yok ettiği, bilim ve teknolojiyi tekeline almış olan uluslararası sermayenin her şeye hükmettiği, insanlığa savaş, açlık, kan ve gözyaşından başka verecek bir şeyi olmayan bir dünya sisteminin değişmesi koşuluyla…
Açlığın Olmadığı Bir Dünya Mümkün!
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü için bu yıl “Büyük veya Küçük, Hepsini Sevin” teması seçilmiştir.
Doğanın tahribi ve ekosisteme verilen zararlar ile yaban hayvanlarının yaşam alanlarının sınırsız bir biçimde yok edilmesi günümüzün en temel sorunudur. Sayısız faktörle birbirine bağlı olan doğal dengenin bozulması ile bitki ve hayvan bütün canlı türleri azalmakta, yok olan her canlı türü diğer türlerin de yaşam dengesini bozarak yok oluşu hızlandırmaktadır. “Büyük veya Küçük Hepsini Sevin” teması bu bütünselliğe vurgu yönüyle de anlamlı olmuştur.
Bir taraftan küresel çapta hayvanlara eziyet ve hayvan refahı ihlalleri devam etmektedir. Diğer taraftan ekonomik değeri olan hayvanların üretimi ve kesimine kadar olan süreçte yaşanan refah ihlalleri, giderek ev ve sahipsiz hayvanlar için eziyet ve kötü muamele artarak devam etmektedir. Dünya genelinde geleneksel etkinliklerde hayvanlara yapılan eziyetlerin önüne geçilememektedir.
Ülkemizde Hayvanları Koruma Kanununda yapılan bazı değişikliklere rağmen uygulamada dikkate değer bir farklılık sağlanamamıştır. 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü uluslararası düzeyde çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Ancak yaşanan ihlaller yılda sadece bir gün değil, senenin her günü gerçekleşmektedir. Bu nedenle hayvanlar da senenin bir günü değil, her günü eziyet ve kötü muameleye karşı korunmalıdır. Uzmanlar, hayvana eziyet ve şiddet olan yerde, insana eziyet ve şiddetin varlığının bilimsel olarak kanıtlandığını ifade etmektedir. Suçla mücadelenin ilk basamağının, hayvanlara yönelik her türlü şiddetin durdurulması olduğuna dikkat çekmektedir. Hayvanlara karşı şiddetin engellenmesi için gereken adımlar kararlılıkla atılmalıdır.
Sahipsiz hayvanların popülasyon kontrolünün sağlanması için en insancıl seçenek kısırlaştırılmalarıdır. Sahipsiz hayvanların sağlığı ve refahının korunması yetkisi 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile Yerel Yönetimlere-Belediyelere verilmiştir. Ülkemizde sahipsiz hayvanlar konusunda yapılan çalışmalar beklenen ve istenen sonucu ortaya çıkarmamaktadır. Bu konuda sorumluluk verilen yerel yönetimlerde başta yapısal sorunlar olmak üzere veteriner hekim ve diğer personel sayıları açısından ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Merkezi yönetim yeterli katkıda bulunmamakta bütün sorumluluk yerel yönetimlere bırakılmaktadır. Ancak belediyeler de bu karmaşık ve zor sistemde ciddi bir yönetim kriziyle başa çıkmaya çalışmaktadır. Bu durumdan en fazla sahipsiz hayvanlar etkilenmekte, refah düzeyleri giderek kötüleşmektedir. Belediye Kanunu’nda 2006 yılında yapılan norm kadro değişiklikleriyle, sahipsiz hayvan sağlığı ile ilgili çalışmalar yapan Veteriner İşleri Müdürlükleri kapatıldığı için, veteriner hekimler, Zabıta Müdürlüğü, Temizlik İşleri Müdürlüğü vb. birimlere bağlı olarak çalışmaktadırlar. Veteriner hekimlerin hem sahipsiz hayvanların sağlığı ve refahı hem de halk ve çevre sağlığı adına yaptığı görevler dolayısıyla belediyelerdeki istihdam sayısının artırılması, norm kadro sorunlarının çözülmesi ve vakit kaybetmeden büyükşehir belediyelerinde Veteriner Hizmetleri Daire Başkanlığı, diğer belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlükleri’nin yeniden kurulması sağlanmalıdır. Aksi durumda yıllar geçtikçe sahipsiz hayvanların yaşadığı sorunlar katlanarak karşımıza çıkacaktır.
Toplumun bilinçlendirilmesi için okullardan başlayan gerekli adımlar atılmalı, Avrupa ve ABD’de birçok ilkokulda olduğu gibi ülkemizde de “Hayvan Sevgisi dersi” müfredata konulmalı, hayvanları koruma amaçlı daha etkin ve caydırıcı önlemler alınmalıdır.
İVHO olarak hayvanlara yaklaşımı ve korku kaynaklı, hayvan refahı ihlallerinin önlenmesi ve hayvan sevgisine katkıda bulunacağına inandığımız çocuk boyama kitaplarımız bu yıl da okullarda dağıtılmaktadır.
Saygılarımızla
2000 yılından bu yana, tüm dünyada Nisan ayının son cumartesi günü “Dünya Veteriner Hekimler Günü” olarak kabul ediliyor. Bu yıl 29 Nisan’da kutlanacak günün teması, Dünya Veteriner Hekimleri Birliği (WVA) tarafından “Veteriner Hekimlik Mesleğinde Çeşitliliği, Eşitliği ve Kapsayıcılığı Teşvik Etmek” olarak belirlendi.
Veteriner hekimlik mesleğinin sadece hayvan ve halk sağlığını korumakla sınırlı olmadığı, çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğin devamı için veteriner hekimlerin kritik rol oynaması, bu yıl altını çizeceğimiz başlıklardan bir tanesi.
Veteriner hekimler olarak; çiftlikler, hayvanat bahçeleri, doğal yaşam alanları dahil olmak üzere çeşitli ortamlarda hayvanların refahını sağlamakla kalmıyor, nesli tükenmekte olan türlerin korunması ve biyolojik çeşitliliğin devamına da katkıda bulunuyoruz. Tüm bunları yaparken sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik ederek, hepimiz için daha sağlıklı bir gelecek yaratılması için çalışıyoruz.
Her yıl tüm dünyadaki meslektaşlarımızla birlikte kutladığımız bu özel günde; ülkemizdeki ağır çalışma koşulları, yaşadığımız derin ekonomik kriz, belirsizliklerin getirdiği gelecek kaygısı, 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketi gibi nedenlerden dolayı, belirlenen temanın dışındaki sorunları gündeme getirmek durumunda kalıyoruz.
Bu sene 29 Nisan’da ülkenin dört bir yanından gelecek meslektaşlarımızla birlikte, haklarımızı aramak için Ankara’da buluşuyoruz. Kutlama yapmak yerine, kaybettiğimiz meslektaşları anmak ve yıllardır yok sayılan özlük haklarımızı talep etmek üzere meydanlardan sesimizi duyurmak istiyoruz. Sorunlarımızı yüksek sesle kamuoyunun gündemine getirerek, çözüm için yetkililerden harekete geçmelerini bekliyoruz.
Veteriner hekimler 657 sayılı kanuna göre sağlık hizmetleri sınıfındadır. Oysa gerek kamuda gerekse özel sektörde çalışan meslektaşlarımız son 40 yıldır, bu konuda sürekli olarak hak kayıpları yaşamaktadır. Aktif çalışan veteriner hekimlerin sorunlarının yanı sıra; yıllarını bu mesleğe adamış emekli meslektaşlarımız da aldıkları düşük emekli aylıkları nedeniyle açlık sınırında yaşamaya devam ediyorlar. İhtiyacın çok üzerinde sayıda açılan veteriner fakülteleri nedeniyle eğitimde nitelik düşmüş, gençlerimizin iş güvencesi ortadan kalkmıştır.
Kayıplarımız artık dayanılmaz noktaya ulaşmıştır.
İşte bu nedenlerle 29 Nisan’da Ankara’da;
- Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı diye “yıpranma payı” elinden alınarak eşitsizliğin öznesi yapılan, eğitimi ve unvanı dikkate alınmayan TÜM VETERİNER HEKİMLER İÇİN
- Sağlık sınıfının ücret iyileştirmeleri ve özlük hakları açısından “Veteriner Hekimler hariç” denilerek sağlık çalışanlarından ayrı tutulan, haksızlığa uğrayan KAMU VETERİNER HEKİMLERİ İÇİN
- Uygulanması mümkün olmayan mevzuat ve yönetmeliklerin getirdiği ağır ceza ve baskılarla hastalarına yeterli zaman ayıramaz, bürokratik yükün altında işlerini yapamaz hale getirilerek yok edilmeye çalışılan SERBEST VETERİNER HEKİMLER İÇİN
- Çalışma güvenceleri olmayan ve hak kayıplarına uğrayan ÖZEL SEKTÖRDE ÇALIŞAN VETERİNER HEKİMLER İÇİN
- Merkezi ve yerel yönetimlerin sorumluluklarını yerine getirmemesi hedef haline getirilen, mobbing, fiziki ve psikolojik şiddet ile karşı karşıya bırakılan BELEDİYE VETERİNER HEKİMLERİ İÇİN
- Halkın sağlıklı hayvansal gıda hakkı için iş ve ücret güvencesi olmadan çalıştırılan, şiddete ve mobbinge maruz kalan, hatta öldürülen SÖZLEŞMELİ VETERİNER HEKİMLER İÇİN
- Bilim üretmeleri gerekirken, akademik çalışma koşullarından uzaklaştırılan ve geçim kaygısı yaşayan AKADEMİSYEN VETERİNER HEKİMLER İÇİN
- Niteliği değil sayısı artırılan veteriner fakültelerinden mezun edilen ama iş güvencesi verilmeyen, atanamayan GENÇ VETERİNER HEKİMLER İÇİN
- Yıllarını hayvan sağlığı, refahı ve halk sağlığı için çalışarak geçiren ama maaşları açlık sınırının da altına inen EMEKLİ VETERİNER HEKİMLER İÇİN
- Ötekileştirilen, ayrıştırılan İNTÖRN ÖĞRENCİLERİMİZ İÇİN
- Uygulanan yanlış politikalar nedeniyle üretemez hale getirilen, toprağından kopmak zorunda bırakılan YETİŞTİRİCİLERİMİZ İÇİN
Sesimizi yükselteceğiz.
Bizler insanca yaşamak ve ülkemize daha iyi hizmet etmek istiyoruz. Dengeli beslenen sağlıklı bir toplum ve sağlıklı nesiller yetiştirmek için, hayvansal gıdanın kolay ulaşılabilir olmasının hayati önem taşıdığını çok iyi biliyoruz. Mesleğimizi en iyi şekilde yapabilmek için biriken sorunlarımızın bir an önce çözülmesini istiyoruz.
Önümüzdeki yıllarda daha umutlu ve dünyadaki meslektaşlarımız gibi coşkuyla kutlayacağımız “Dünya Veteriner Hekimleri Günü” etkinliklerini yaşamak için var gücümüzle çalışıyoruz.
8 Mart; ailede ve yaşamın her alanında eşitliğin sağlanması, emeğin sömürüsünün ve ayrımcılığın sonlandırılması, kadının insan haklarının ihlal edilmesinin önlenmesi için gerekli çalışmaların yapılmasının talep edildiği gündür. Uzun mücadeleler sonucunda elde edinilmiş kadın hakları kazanımlarının korunması, günümüzde dünden daha büyük bir inanç ve dayanışma gerektiriyor. Fırsat eşitliğinin sağlanmaması nedeniyle kadınlarımız eğitim haklarından yoksun kalıyor, istihdam olanaklarından yararlanamıyor, yönetim ve karar alma mekanizmalarında yeterince yer alamıyorlar.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadına yönelik ayrımcılığın ve şiddetin önünü açıyor. Son yıllarda ülkemizde kadın cinayetlerinin önüne geçilememesini, kadına yönelik şiddet ve istismarın artış göstermesini endişeyle izliyoruz. Bunların nedeni yasaların yetersizliği değil; kadını eşit ve özgür bir birey olarak görmeyen zihniyetin sistematik olarak beslenmesidir. Bu nedenle aile içinden başlayarak kamusal alana yayılan cinsiyet ayrımcılığına ve eşitsizliğine neden olacak politikaların sonlandırılması, sorunun çözümü için anahtar rol oynuyor.
Covid 19 pandemisi sonrası ülkemiz derin bir ekonomik buhranla karşı karşıya kaldı. İşsizlik ve yoksulluk bu süreçte kadınları daha çok baskı altına aldı. Uygulanan istihdam, sağlık ve sosyal güvenlik politikaları kadınları erkeklere bağımlı kılarak daha da yalnızlaştırdı. Hasta, yaşlı, çocuk bakımını ve ev işlerini kadının görevi gören, ev içi emeği tanımlamayan, kadınlara evdeki görevlerini de ihmal etmemek adına esnek ve kısmi zamanlı olarak çalışma stratejilerini dayatan bu sistem kadınları eve mahkûm etti.
Kadınları toplumsal hayatın dışına iten ayrımcı ve cinsiyetçi politikalar yerine onların siyasal, sosyal ve ekonomik alanda eşit olarak yer almasını sağlayacak mekanizmalar geliştirilmelidir. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletinde kadının eşit ve özgür bir birey olduğu kamudaki tüm kurum ve kuruluşlar tarafından içselleştirilmeli, kadın haklarına aykırı hiçbir söylem ve eyleme izin verilmemelidir.
Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem sonrası yaşadığımız büyük yıkım hepimizi derinden yaraladı. Afetin hemen ardından bölgeye en hızlı ve organize şekilde ulaşan meslektaşlarımızın önemli bir bölümü kadın veteriner hekimlerimizdi. Fiziki koşulların zorluğuna ek olarak manevi olarak da yıpranan kadın veteriner hekimlerimiz, binlerce canın hem kurtarılmasında hem de tedavisinde önemli rol üstlendi. Hepsine minnettarız.
Uygulama sahasının ek zorluklarına rağmen, son yıllarda kadın meslektaş oranındaki hızlı artış bizim için büyük bir mutluluk kaynağı. İstanbul Veteriner Hekimler Odası olarak, kadınların bir asırdan fazla zamandır vermiş olduğu hak mücadelesinin yanında olduğumuzun altını çiziyor, başta kadın Veteriner Hekimlerimiz olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.
Binlerce yıldır bütün canlılara ev sahipliği yapan doğal yaşam alanları bugün geçmişte hiç olmadığı kadar büyük tehlike altında. Bu nedenle Dünya Yaban Hayatı Günü bu alanda yapılan en önemli küresel etkinlik haline geldi. Bu yılki ana tema; “Yaban Hayatı Korumak İçin Ortaklıklar” olarak belirlendi.
WWD 2023, olabildiğince kapsayıcı ve etkin bir çalışma düzeyi yakalamak için bu ortaklığı; uluslararası, ulusal-bölgesel ve yerel olmak üzere üç ana başlık altında topluyor. Biyoçeşitlilikteki kaybı tersine çevirmek, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan türlerin geleceğini korumak ve daha sağlıklı bir gezegeni güvence altına almak için her düzeyde çalışmanın yapılması gerektiğine işaret ediliyor. Hükümetler arası ölçekten yerli halklara, yerel topluluklardan gençlik temsilcilerine kadar herkes bu ortak çalışma içerisinde yer almaya davet ediliyor ve daha fazla “ortaklık hikayeleri” yaratılarak umudun büyütülmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Ekosistem ve Biyoçeşitlilik
Ekosistem, tür ve genetik çeşitlilik temeline dayanan doğal sistemlerle güvenli bir “yaşam ağı” oluşturur. Biz insanlar da dahil olmak üzere bu gezegendeki tüm canlıların hayatta kalması ancak bu sistemin sağlıklı işleyişi sayesinde mümkün olmaktadır.
Biyoçeşitlilik dengede olduğunda suyumuz ve havamız temizlenir, toprağımız korunur ve iklim sistemi bozulmaz. İhtiyacımız olan gıda ve temel biyolojik besin maddeleri temininde sıkıntı yaşanmaz. Doğa bizi korur ve salgın hastalıklara karşı savunur, ruhumuzu besler ve psikolojimizi düzeltir. Gelecekte karşılaşacağımız sorunların çözümüne, bilimsel bilgi ve gelişmeye kaynaklık teşkil eder.
Ancak bir canlı türü yok olduğunda zincirde bir halka kopar ve hassas dengelerle ayakta kalan bu sistem bozulmaya başlar.
Biyoçeşitlilik neden yok oluyor?
Toplumlar ve ekonomiler büyüdükçe karbon ayak izleri de büyüyor. Tüketen kapitalizm doğayı metalaştırarak gerçek değerinin unutulmasına neden oluyor. Sınırsız ekonomik büyüme hırsı, insanları ve gezegeni sömüren muazzam bir adaletsizlik kaynağıdır.
Yıkıcı endüstriler, fosil yakıtlar, sera gazları, tarım ilaçları ve pestisitler, kontrolsüz kullanılan plastik ürünlerle ekosisteme büyük zararlar veriliyor. Kentsel rant ve kâr hırsıyla tarım arazileri, meralar ve ormanlar yok ediliyor. Akarsular, denizler ve okyanuslarla birlikte toplumsal yaşam ve siyaset kirletiliyor. Büyük bir hızla kendi sonumuzu hazırlıyoruz.
Küresel ısınma, hava kirliliği, doğal afetler, salgın hastalıklar, gıda ve içme suyu sorunu v.b. hayati sorunlar yine de bütün bunlarda büyük pay sahibi olanları değiştirmeye yetmiyor.
Ekosistemi ve kendimizi nasıl kurtarabiliriz?
Şirketlerin kâr hırsına yenik düşmemeli, üretim ve tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz. Doğaya ve insana değer veren anlayışı büyütmek ve biyoçeşitliliği korumak için harekete geçmeliyiz. İklim çöküşü, tür kaybı, gıda güvenliği ve salgın hastalık risklerine karşı mücadele etmeli, farkındalığı büyütmeliyiz.
Son olarak; Veteriner Hekimlik mesleğinin temsilcisi olan bizler, bu alanda yapılan ve yapılacak olan tüm çalışmaların doğal ve vazgeçilmez bir parçasıyız. Ülkemizdeki Veteriner Fakültelerinde bulunan Yaban Hayvanı Hastalıkları ve Ekoloji Anabilim Dalı sayısının arttırılarak tür kayıplarını engellemek için çalışmalara hız verilmelidir.
Uluslararası VETEXPO 2022 meslektaşlarımızın katılımıyla gerçekleştirdik. Hiç zaman kaybetmeden VETEXPO 2023 hazırlıklarına başladık. Her geçen gün yenilikçi fikirlerle bir aradayız.
İVHO Yönetim Kurulu